Bu teşkilatın varlığı bu güne kadar tam olarak doğrulanamadı, ama yalanlanamadı da! Bir çok tarihçi, sözde yazar bu teşkilatın kendisine bir efsane olarak bakıyor lakin tarihi belgeler ve kayıtlarda, en eski Türk teşkilatı, bir nevi Türk ''Derin Devleti'' emarelerini sıkça görmekteyiz... Okumakta olduğunuz bu yazıyı çeşitli kaynaklardan alıntılar yaparak düzelterek sizlere sunuyorum. Bir çoğu dış kaynaklar olmasına karşın, benzer yazıları yarım yamalak veya yanlış şekilde bir çok yerde görmüşsünüzdür ama işin özü benzer iddiaları Amerikalı ve Rus tarihçilerinde doğrulaması. Bu teşkilat bugün hala aktif durumda mı? Faaliyet gösteriyor mu bilmiyorum lakin ülkenin ve Türk dünyasının geldiği durumu göz önüne alarak bir çok şey söylenebilir :) Keyifli okumalar...
Baybora Gökhan Tatlı
Kut – Türk, Moğol ve Altay şamanizminde vardır.
Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç.
Kut ve kut geleneği uzun süre korunmuştur.Öyleki çok sonraları bile Kut karşımıza çıkmaktadır.Örneğin Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusunun adı Kutalmışoğlu Süleyman Şah’tır.Babasının adıda Kutalmış Şah‘tır. Derlerki Kutluk Devletinin veziri Tonyukuk tıpkı Bilge Kağanı yetiştirdiği gibi bazı bilge kişiler yetiştirirmiş.Bunlara İlteriş kağan ve oğlu Bilge kağan gibi dağıldığı zaman Türk milletini birleşitrecek liderlik vasıflarını öğretirmiş.Yani yönetim sırları anlamına gelen Kut öğretisini aşılarmış onlara.Böylece kutu öğrenen ve sonraki kuşaklara öğretecek bir gurup oluşmuştur denebilir.
Ey Türk ulusu! Kendine dön. Seni yükseltmiş Bilge Kağanı’na, özgür ve bağımsız ülkene karşı hata ettin, kötü duruma düşürdün. Ulusun adı, sanı yok olmasın diye, Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiye, bitesiye çalıştım… » (Bilge Kağan yazıtından)
Bulmak isteyen mutlaka aramalıdır.
İsa’ya maledilen bir söz şöyle der:Bilinmeyecek olan ve açığa çıkarılamayacak olan gizli saklı hiç bir şey yoktur.(LUKA 8/17 İNCİL)Kamuoyunda İHTİYARLAR adıyla bilinmeye başlayan ve varlığını uzun yüzyıllardır devam ettiren gizli bir elit Türk örgütü varmıdır yokmudur kısmını açığa çıkarmaya çalışalım.
Eğer İncildeki sözün birazcık doğruluk payı varsa ve gerçektende böyle bir gizli örgüt varsa;detaylarına tam vakıf olamasakta en azından var olduğunu ortaya çıkarabiliriz.
Bunu yaparkende soruları kullanmalıyız.Çünkü cevapları kendilerini buldurmak için soruları kullanırlar sözü oldukça doğru bir sözdür.
Türkler Teşkilatı Mahsusa gibi bir gizli örgüt kurmuşlarsa,bundan daha eski bir örgütü kurmuş olmaları neden imkansız olsun?
Türkler Encümöeni Daniş gibi örgütler kurmuşlarsa, daha eski ve daha köklü bir örgütü de kurmuş olmaları neden imkansız olsun?
KUT NEDİR VE BÖYLE BİR ÖRGÜT KUTTAN BAĞIMSIZ OLABİLİR Mİ?
Türk devlet geleneğinde ülkeyi yönetme yetkisinin hükümdarlara, Tanrı tarafından verildiği inancına “kut” denir.
Bu güç Tanrı’dan kaynaklanır. Tanrı bu gücü geri çekerse kağanlar tahtı ve yaşamlarını yitirirler. Padişahların ve soylarının kanı kutlu sayıldığından, hanedandan birisi idam edileceği zaman boynu kılıçla vurulmaz, yay kirişiyle boğularak öldürülür.
Başarılı olmayan, sorunları çözemeyen kağan Tanrı tarafından kendine verilmiş olan “kutu” kaybetmiş sayılır. “Kutu” alınmış olan kağanının Türk Milletini yönetme hakkı yoktur. Kağanın almış olduğu “kut”, onun sezebilme, hissedebilme, anlayabilme, kavrayabilme ve toplumu yönetebilme yeteneğini canlı tutar. “Kut”un hakkını vermenin temel ölçüsü ise kağanın “bilgeliğidir”.
Türk yönetim tarihinde kağan ve hükümdarlarının kullandığı ad ve unvanları kut anlayışı ile bağlantıları bakımından önemlidir. Meselâ, Türk tarihinin önemli liderlerinden Mete’nin unvanları; “Tanrı-kut” ve “İdi-kut”; Göktürk kağanının unvanı ise “Kutlug Beg”dir.
Eğer gizli bir Türk teşkilatı varsa devlet yönetimiyle mutlaka ilgili olacaktır.Ve devlet yönetimide kuttan bağımsız olamayacaktır.
Eski Türk inancı devlet yönetimiyle çok fazla ilgilenmektedir.Ve devlet yönetimini direk kut kavramıyla ilgili görmektedir.Kut önemsenmeli ve korunmalıdır eski Türk inancında.O halde bir örgüt kurulacaksa kutu korumak ve devam ettirmek amacıyla çok bağlantılı olacaktır.
Göktürk devletinin kurucuları olan ASHENA ailesine Kutluğun verildiğine inanılırdı.
(Asena Türk mitolojisinde dişi bir kurt adıdır. O “tamamen şaman simgesi” olup, bir Göktürk milli söylencesiyle birleştirilir.. Göktürkler ve diğer Türk göçebe imparatorluklarını kurucusu ve yönetenleri, Aşina sülalesindendir)
2.Göktürk devletinin kurucusu olan ve Bilge Kağanın babası olan İlteriş Kağanın asıl adı Ashina Kutluk‘tur.Kutluk kağan Ashina ailesinin başı ve 2.Göktürk devletinin yani Kutluk devletinin kurucusudur.
Çin hâkimiyetine girerek istiklâlini kaybetmiş olan, Çinlilerin egemenliğindeki Türkleri M.S. 682 yılında tekrar birleştirerek tek bayrak altında topladığı için kendisine “İlteriş” adı verilmiştir.Böylece adı İlteriş Kutlug Kağan olmuştur.
Vezir Tonyukuk ve Bilge kağanın törenin korunması ve Türk milletinin asimile olmadan devam edebilmesi için tedbirler aldıkları zaten bilinen bir gerçektir.Bunun için Orhun Kitabelerini de onlar dikmişlerdir.
Ve sadece yazıt dikmekle yetinmemiş gibiler.Bunun işaretini de o yazıtlarda görebiliriz zaten;
« Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir? Görüldüğü gibi Türkün asimile olmaması için,Türk ilinin ve töresinin bozulmaması için gece gündüz yatmayan ve bu konuda öğretici tedbirler almayı bilen kişilerdi eski atalar.
Bu atalar bu geleneği sürdürecek yetenekli kişiler yetiştirme işini boş veremezlerdi.Vezir Tonyukuk Türklüğün asimile edilmemesi konusunda özellikle hassastı:Öyleki yerleşik hayata geçmeyi bile kabullenmedi.Bunun Türkleri ve Türk özelliklerini baltalayacağını düşündü.
Bilge Kağan’ın en büyük hayali, milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi. Ama vezir Tonyukuk buna karşı çıkarak: “Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildirler. Su ve otlak peşindedirler. Avcılık yaparlar. Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar. Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler. Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler. Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar. Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin’e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz” dedi.Asimile olmamak için Budizme geçişi o engelledi:
Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm’i yayma gayretinde bulundu. Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı. Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm’in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını, kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa, bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi. Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk’un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları uygulamadı.Görünen oki Türklüğün asimile edilmemesi ve Kut’un korunarak kuşaktan kuşağa aktarılmasına odaklanmıştı eski atalar.O halde kurulacak bir köklü teşkilatta bu işle meşgul olacaktır.
Kutun yüzyıllarca devam ettiği ve Türklüğü asimile edici unsurlarla hep savaşıldığını görmek böyle bir etkili teşkilatın var olduğuna işaret etmektedir.
Kut Göktürklerden Uygurlara geçti.Kutluk Kül Kağan sayesinde.Sonrada Uygurlardan Moğollara geçti.Cengiz Han açıkça Kut inancını belirtmiştir ve Şaman olarak kalmış olan Uygurları özenle korumuştur.Moğollar Uygurca yazıyı kullanırlardı ve devletin bürokrasisi Uygurlardan oluşmaktaydı.
Cengiz Han Türk ve Moğol kabilelerini birleştirerek İlteriş rolü oynamıştır.İslamın tamamen yayılmasına engel olmuştur.Şamanlığın ve Göktanrı inancının yok olmasını engelleyip İslami yayılışı frenlemiştir.Sonra soyundan gelen Hülagü aynı işi yapmıştır.
Bu Araplaşmayı yani asimilasyonu durdurmuştur.Çünkü İslam Araplaştırıcıdır. İslamın gelişiyle Atilla,Aybars,Teoman gibi isimler kalkmış yerine Ahmet,Muhammed,Abdullah gibi Arap isimleri yaygınlık kazanmıştır.Orta Asyalılar sakal ve sarıklarla Ortadoğulu tiplere dönüşmeye başlamışlardır.
Cengizhan ve soyundan gelenler Selçuklunun ve Harzemşahların Türk milletini Araplaştırma işine son vermişlerdir.Bu iki devleti yok etmişlerdir.Bağdatı yakıp Abbasi halifesini yok etmişlerdir.
Yıldırım Beyazıt Türk etkilerini azaltıp milleti Araplaştıracak adımlar atınca Timuru üstüne salıp cezalandıranında bu gizli Türk Teşkilatı(Kut Bilgeleri) olduğu söylenir.Zira babası Yıldırım Beyazıta şöyle demiştir:Oğlum biz bu milletin başı değil başındaki sarığız.Atatürk te bu teşkilatın yetiştirdiği ve görevlendirdiği birine benzemektedir.Atatürk demek Ataları gibi Türk olan anlamına gelir.Yani İslam öncesi ataları gibi olan Türk.Araplaşmamış Türk.
Dikkat edilirse Atatürk Osmanlıcanın tasfiye edilip Türkçenin resmi dil yapılmasını sağladı.Hilafete ve ümmetçiliğe son verip Türkçülüğe yöneldi.Bozkurta aşırı ilgisi vardı.Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü söyledi.Osmanlıda olmayacak şeylerdi bunlar.
Türkün Türk esaslarına dayalı bir devletinin olması gerektiğini söyledi ve o devleti kurdu.Tıpkı İlteriş kağan ve Bilge kağan gibi dağınık Türk milletini yeniden toparlayığ teşkilatlandırdı.
Gençliğe Hitabe ile Orhun Yazıtları arasında müthiş bir benzerlik vardır zaten.İkiside özellikle Türk varlığının ve Türk özgürlüğünün korunmasını ön plana alırlar.
Atatürk üçüncü ordu müfettişliğinden ve bütün resmi görevlerinden istifa ettiği halde;gittiği her yerde bütün devlet memuru kadroları tarafından karşılanıp destekleniyordu.Neden ve nasıl oluyordu bu?O devirde medya yokken ve iletişim çok azken bu nasıl oluyordu?Görünen oki ülkenin her yanındaki bürokratlara hakim olan bir görünmez kadro vardır ve bu kadro Atatürkün önünü açıp yardım edin diye her yana etki etmiştir.
Ve son olarak şunu söylemeliyimki,böyle bir teşkilatın var olduğunu,varlığının Göktürklere ve özellikle vezir Tonyukuka dayandığını bana bir subay söyledi.Adının Kut Bilgeleri olduğunuda o söyledi.Tabii kendisine hemen inanmadım.Ama ortada bazı işaretler var ve bu işaretler böyle bir teşkilatın var olabileceğini söylüyorlar.
Türkler 57 devlet ve 16 imparatorluk kurmuşlar bu güne kadar.Yani hiç devletsiz kalmamışlar.Buda ancak böyle gizli ve iyi teşkilatlanmış bir örgüt yapısının varlığıyla mümkün olabilirdi.Tesadüfen olacak gibi değildir bu durum.Etkisiz ve yeteneksiz teşkilatlarda gerçekleşemezdi bu durum.
Atatürk’ün Kadim Türk Teşkilatı İle Gizli Buluşması