Tarihten Günümüze Türk İnançları
Türk İnançları
Yeryüzünde çok değişik din ve kültürlerden Türklerin yaşadığının ayırdına varırsak Noel, Paskalya, Hamursuz, Hanukah gibi bayram ve gelenekleri “bizim dinimizde yoktur” önyargısıyla yadsımaya kalkışmanın ne kadar yanlış ve boş olduğunu anlamış oluruz. Öte yandan “bizim dinimiz” diye de Türklere özgü bir din yoktur.
Zira, tarihe baktığımızda Çuvaşlar, Yakutlar, Batı Kumanlar, Peçenekler, Karamanlılar ve Gagavuzların Hristiyanlığı yüzyıllarca önce benimseyen Türk halkları olduğunu görürüz. Hristiyan Türklerin %90 ı Ortodoks, geri kalan %10 Katolik ve Protestan’dır. Ayrıca Yahudi dininden olan Karay Türkleri ve hala eski Şaman inançlarını sürdüren Türklerin varlığından da söz etmemiz gerekecektir. Kazakların %30 u, Kırgızların da %20 si Hristiyan’dır.
Şaman, Tengrist, Budist, Zerdüşt, Yahudi, Hristiyan gibi çok çeşitli din ve mezheplerden Türkler(*) yaşar dünyada. Demek ki, dünyadaki yaklaşık 200 milyon Türkün tamamı Müslüman değildir. Öte yandan Müslümanlığın Araplara özgü bir din olduğunu ve Türklerin 70 yıl savaştıktan sonra Müslüman olmak zorunda kaldıklarını bir kez daha anımsayalım. Oysa, Türkler Hristiyan olurken savaşmamışlar, kendi istekleri ile Hristiyan olmuşlardır.
Türkiye’deki toplam Hristiyan nüfusun yaklaşık 200bin dolaylarında olduğu sanılmakta, T.C. kimlik belgelerine Hristiyan yazdırmaya çekinen yurttaşlarımızın olduğu da bilinmektedir. Bu arada her türlü baskı, saldırı ve şiddet eylemlerine karşın Türkler tarafından ülkemizde kurulan kilise sayısında son 15-20 yıl içinde kayda değer bir artış olmuş ve Hristiyan nüfus içerisinde Türklerin oranı %50 yi geçmiştir. Bu araştırmamızda özellikle Gagavuz, Çuvaş, Yakut, Karaman ve Karay (Karaim) Türklerinden söz edeceğiz
-------------------------------------
Gagavuz (Gagauz) Türkleri
Gagavuz Türklerinin X ila XII. yüzyılda Hristiyan Ortodoks oldukları sanılmaktadır. “Gagavuzya, Gagauziya” ya da “Gagavuz Yeri” özerk cumhuriyeti Moldavya (Moldova) Cumhuriyetine bağlıdır. Gagavuzlar tarafından inşa edilmiş tarihi kilisesiyle ünlü Komrat kenti Gagavuzya’nın başkentidir. Gagavuz ismi “Gök Oğuz” dan gelir.
XX.ci yüzyılın başlarında Gagavuzların Türk ulusunun bir parçası olduğu savını ortaya atan halk kahramanı Protoierey (Başpapaz) Mihail Çakır, Romen harfleriyle bir alfabe oluşturarak 1907 yılında ilk Gagavuzca gazeteyi çıkarmış ve Gagavuz Türkçesinin yazı dili haline dönüşmesinin önünü açmıştır. Mihail Çakır “Besarabyalı Gagavuzların Tarihi, Romence-Türkçe Sözlük, İncil’in Türkçe Çevirisi, Gagavuzlar İçin Dua Kitabı, Kilise Tarihi” gibi yapıtlarıyla Romence olan dinsel dili Türkçeleştirerek ilk kez bir yazı dili ve bizim burada bir türlü beceremediğimiz Türkçe ibadeti uygulamayı başarmıştır.
---------------------------------------------------
SSCB’nin dağılmasının ardından Gagavuzlar 19 Ağustos 1990da Mihail Çakır’ın (1861-1938) düşüncelerinden esinlenerek Romanya ve Moldavya’ya karşı ayaklanma başlatarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Ancak, büyük devletlerin araya girmesiyle bağımsızlık engellenmiş, Romanya sınırları içinde özerklikle yetinmek zorunda kalmışlardır. Coğrafi sınırlar 1995de referandumla belirlenmiş, Gagavuz Parlamentosunda onaylanmıştır. Gagavuzya 1995ten itibaren Türkiye ile aynı alfabeyi kullanmaktadır. Gagavuzca Rumeli ve Trakya’da konuşulan Türkçe’ye çok yakındır.
Osmanlı döneminden beri, devlet politikası gereği Müslüman olmayan Türkler hep görmezden gelinmiş ve yok sayılmışlardır. Ancak, ilk kez Atatürk döneminde, Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Bükreş Büyükelçisi olduğu sırada (1931-1944) bu Hristiyan Türkler Türkiye’nin gündemine girmiş, Atatürk büyük ilgi göstermiş, Romanya’nın onayı alınarak Türkçe kurslar açılmış, öğretmen ve Türkçe kitaplar gönderilmiş bazı öğrencilerin Türkiye’de yüksek öğrenim görmeleri sağlanmıştır.
Nüfusu yaklaşık 300 bin olan, aydın ve çoğunluğu üniversite mezunlarından oluşan Gagavuzların ilkokul- lise düzeyinde eğitim veren 55 okulu ile başkent Komrat üniversitesi vardır. Ayrıca Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı TİKA, Komrat’ta önemli bir kültür merkezi olan Atatürk Kütüphanesi’ni kurmuştur.
Gagavuzlar AKP hükümetine ve politikalarına sıcak bakmıyor, İslam’a davet propagandalarından hiç hoşlanmıyorlar. Onlar için en büyük sorun din değil: Kuzey komşuları Ukrayna’daki tehlikeli gelişmeler ile dış politikada bağlı oldukları Moldova’nın AB’ye girip girmemesi. Zira 25 bin Gagavuz halen Rusya’da çalışıyor. Moldova’nın AB ile ortaklık anlaşmasını imzalaması halinde bu işçilerin Rusya’dan kovulmasından endişe ediyorlar. Moldova’nın itirazına rağmen 2014te yapılan referandum sonuçlarına göre Gagavuzlar AB’ye karşı değiller, ancak ekonomik nedenlere AB’yi istemiyorlar. Eğer Moldova AB’ye girerse, Gagavuzların da bağımsızlıklarını ilan etmesi söz konusu olabilir
------------------------------------------------------------------
ÇUVAŞ TÜRKLERİ
Çuvaşistan (Çuvaş Cumhuriyeti) Rusya Federasyonu içinde yer alan çoğunluğu Hristiyan Ortodoks Çuvaş Türklerinden oluşan federe bir devlettir. Nüfusu yaklaşık 1.350.000’dir. Başkenti Şupaşkar (Çeboksarı, Çeboksaray) dır. Çuvaşların yaşadığı bölge XVI. yüzyılda Rusların eline geçmiş, 1920’de Sovyet yönetim birimi oluşmuş, SSCB’nin dağılmasından sonra da 1991de Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti kurulmuştur.
Çuvaşistan’ın resmi dil Çuvaşça Türk dillerinin Ogur-Bolgar öbeğinden olup Moğolca, Çince, Farsça, Arapça ve İbranicenin bütün lehçelerinden sözcükler içermektedir. İbranice sözcüklerin Yahudi Hazar Türklerinden geçtiği sanılmaktadır. Çuvaşça, dünyada 2 milyon kişi tarafından konuşulur. 2002 verilerine göre nüfusun % 92si Çuvaş, %60ı Hristiyan, %25 dinsiz, %8 ateist %3 Müslümandır.
1769’da ilk Çuvaşça dilbilgisi kitabı yayımlanmış, 1836’da Prof. V. P. Vişnevski’nin dilbilgisi ve sözlüğü, Prof. N. İ. Aşmarin de Çuvaş Dili Sözlüğü (Slovar Çuvaskogo Yazıka) isimli yapıtı Çuvaş tarih, dil ve kültürüne önemli katkılarda bulunmuştur. Türk Ocakları tarafından organize edilen 9. Türk Gençlik Kurultayı 1999 yılında Çuvaşistan ‘da düzenlenmiştir.
Başkent Şupaşkar on beş katın üzerine çıkan gökdelenleriyle dikkat çeker. Çuvaş halkının büyük bir çoğunluğu ulusal bilince sahip olup lise ve üniversite mezunudur. Kent halkı özellikle yaz aylarında İdil nehri kıyılarında gezerek yorgunluk atar, sinema ve tiyatro salonlarına koşarlar. Çuvaşların halk giysilerindeki motifler, ince nakışlar, beyaz zemin üzerine kırmızı ve sarı renklerle işlenmiş geometrik desenler tamamen Türk halklarına özgü iz ve dokuları taşırlar.
Çuvaşlar Hristiyan Ortodoks olmalarına rağmen kültürlerinde eski Türk inançlarından izlere rastlanır. Kültürlerini korumak amacıyla uzun süre kendi aralarında evlenmişlerdir. 1990lı yıllardan itibaren “Vatisen Yali” (Eski Gelenek) dedikleri inançlarını da canlandırmaya, araştırmaya başlamışlardır. Çuvaş Ulusal Kongresi’nin öncülüğünde “ulusal din” çalışmaları hız kazanmış, bir çok aydın ilçe ve köylere giderek eski Çuvaş gelenek ve törenlerini keşfetmeye başlamıştır
-----------------------------------------------------------
Отправить комментарий